Yusuf Tarım... O, 1994 yılından beri Bodrum’da yaşayan Karadenizli bir ressam…
O, gittikçe daha az gördüğümüz, artık can çekişmekte olan ama görmüş geçirmiş, hem sıcacık hem de hüzünlü, tarihin tanığı, genellikle Bodrum’da rastlanan rengârenk ahşap kapıların ve pencerelerin efendisi. Bunların önündeki teneke saksılarda sardunya ekili, mavi mine çiçekleri açmış. Her kapının ve her pencerenin kendine has özellikleri var. Hepsi birbirinden çekici: O kapıların ardında kim bilir neler yaşandı, kimler doğdu kimler öldü o evlerde; elinizle ittirip içeriye girmek istiyorsunuz, o kadar gerçek görünüyorlar. Pencereler öyle canlı ki, cama yanaşıp içeriye bakmak istiyorsunuz, bir şeyler görebileceksiniz sanki.
Onun tablolarındaki evlerin kapı numaraları anlamlı: Örneğin 10 (10 Kasım), 24 (24 Temmuz), 19 (19 Mayıs)…
O neden kapı ve pencere resmi yapıyor? Çünkü onların unutulmasını istemiyor. Eskiden insanların ne kadar huzur içinde, güvenlik derdi olmadan yaşadığını göstermek istiyor gelecek nesillere. Zira artık o güzelim kapı ve pencerelerin yerini insanların güvenlik ihtiyacını karşılayan yeni nesil kapı ve pencereler aldı…
Lakin o sadece kapı pencere resmetmiyor; Bodrum manzaraları hatta soyut resimleri bile var.
Küçükken bile ‘çöp adam’ çizmemiş, hep iyi resim yapmış olan fevkalade yetenekli birisi. Koleksiyonerleri var dünyanın her yerinde.
Önemli yarışmalarda ödüller kazanmış. Sayısız sergiye katılmış, 26 kişisel sergi açmış.
Son sergisi Lefkoşa Sur içi kapıları: Yanlarında ve duvarlarında Kıbrıs Savaşı’nın kurşun izlerini gördüğü, yok olmaya mahkûm o kapıların resimlerini yaparken de çok duygulanmış.
Her gün yüzüyor, hayvan sever, barışsever, eşitlikçi, iyi bir eş, iyi bir baba…
Kendine sanatçı denmesinden hoşlanmıyor. Sadece resim yapabilen ve resim yapmayı seven biriyim, diyor.
Para konuşmayı sevmiyor. Aslında o kadar şanslı ki, 35 yıldır hobisini ve yeteneğini her gün keyifle icra ediyor ve hayatını resimle kazanıyor. Tuvalin karşısında kendinden geçiyor, meditasyon yapıyor sanki. Hayalindeki objeleri resmediyor. Model ya da fotoğraf kullanmıyor. Çok yaratıcı, çoook.
Pek romantik bir atölyesi var Bodrum merkezde. Bambaşka bir dünyaya giriyorsunuz atölyesine adım attığınızda. Çarşıya giderken arada bir uğruyorum kendisine; laf lafı açıyor. Anlattıkları hepimizi ilgilendiren konular üzerine. Çocukluğundan söz ederken gözlerinde âdeta geçmişe bir pencere açılıyor.
O pencereden gördüklerini dillendiriyor. Sözleri hem öfke, hem hasret hem de sevgi içeriyor. Nostaljik bir insan ama özellikle canını acıtmış olan olaylardan bahsetmekten kaçınıyor.
Değerli mütevazı ressam Yusuf Tarım iyi ki bu müthiş eserlerini Bodrum’daki o büyülü atölyesinde yaratıyor; kaybolmuş güzelliklere tuvallerde hayat veriyor.
Bu yazı 09.10.2022 tarihinde Martı Dergisi'ndeyayımlanmıştır.